SEDEFLERDEN İNCİLER

Şefkat-ü merhamette güneş gibi ol,

Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol,

Sehavet-ü cömertlikte akarsu gibi ol,

Hiddet-ü asabiyette ölü gibi ol,

Tevazuu mahviyette ölü gibi ol,

Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol.

(Hz. Mevlâna)

  • Kalem gaddarın elinde oldukça şüphe yok ki Hallaç darağacına gider. (Hz. Mevlâna)

  • Dağı iğne ucu ile kökünden kazımak, kibir denilen çirkin huyu gönülden çıkarıp atmaktan daha kolaydır. (Ebu Haşim Sofi)

  • Kibirsizlikten dolayı övünme; çünki o fena huy, karanlık gecede, kara taş üzerinde uyuyan bir karıncanın ayak sesinden daha gizlidir. (Cami)

  • Kişi büyük işlerle şeref bulmaz. Belki iş kişiye göre şeref ve itibar kazanır.

  • Cömerdin kesesi, yoksulun hazinesidir. (Cami)

  • Düşman, her türlü hileden aciz kalınca dost görünür; sonra dostlukla öyle işler çevirir ki, düşman yapamaz. (Sadi)

  • Seni sevgilinden ne alıkorsa asıl sevdiğin odur. (Sadi)

  • Eğer halis misk’in yoksa söyleme; varsa da o kendisini kokusuyla belirtir. (Sadi)

  • Elli yılda kazanılmış nice adlar vardır ki, bir tek kötü ün hepsini ayaklar altına almıştır. (Sadi)

  • Fazilet, terbiye, izan sahibi olan bir adamın ayağı itibardan kayarsa, bu bir tek kusur için onu cefaya lâyık görmemelisin. (Sadi)

  • Kimin yaradılışında çirkin tabiat varsa o, tavusta çirkin ayaktan başka bir şey göremez. (Sadi)

  • Ey akıl sahibi, elâlemin ayıbını ortaya dökme; bu hâl senin gözlerini, kendi ayıbını görmekten alıkoyar. (Sadi)

  • Dile düşen için tek çare, sabırdır. (Sadi)

  • Her kuş incir yiyebilseydi, incir kabukları bomboş kalırdı. (Nizami)

  • Su gibi ağır yürü. Değerli inciler yavaş akan sular içinde bulunur. (Nizami)

  • Ay, feleklerin kandili olduğu halde yağını güneşten dilenir. (Nizami)

  • Ayna gibi ayıp göstericilik etme ki, bir ılık nefesle kirlenmeyesin.

  • Ya cebinden hünerini çıkar, yahut ayıplarının aynasını kır.

  • Gözünü başkalarının kusurlarından yükseğe çevir, kendi çehreni seyret de onda kusur bul. Her şeyde hüner de vardır, ayıp da. Hüneri elde edebilirsen, ayıbı görmezlikten gel. (Nizami)

  • Yiğidi hor gösteren yoksulluktur.

  • Her kervanın çıngırağı, her şekerin sineği vardır. (Nizami)

  • Değerli hazineler harabelerde saklanır. (Nizami)

  • Menfaat kaygısıyla karışık her söz, düşmanlıkla karışık bir dostluğun ifadesidir. (Nizami)

  • Toz çabuk konar çabuk uçar. Bundan dolayıdır ki bir yerde tutunamaz. Dağ yavaş yavaş meydana geldiği için yerinde ağır durur. (Nizami)

  • Kendi gölgeni bile kendine sırdaş bilme. (Nizami)

  • Hokkanın çok ses çıkarması, içinde bir tek inci bulunmasındandır. İçi mücevherlerle dolunca dilsiz olur. (Nizami)

  • Boş başak dik durur.

  • Def çok gürültü çıkarır, fakat içi dolu olursa sesi çıkmaz. (Nizami)

  • Ateş İbrahim’e zarar vermez. Nemrud olan kimseye “Ateşten kork” de. (Hz. Mevlâna)

  • Seni senden almayan ilimden, cehalet yüz kere daha iyidir.

  • Hür insan tamahla kul olur; kul da kanaat etmekle azad olur. (Şems-i Tebrizi)

  • İstersen Tanrı’ya ulaşmak için bâtılı terk et, istersen bâtıldan kurtulmak için Hak’kı tut. (Hz. Mevlâna)

  • Dünyadan ve candan vazgeçmek zor değildir; zor olan, mahalleyi terk etmektir.

  • Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma! Merhem ve mum gibi ol; iğne gibi olma. Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen, fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma. (Hz. Mevlâna)

  • Bir hırsızı bir ulu kişinin şefaatiyle darağacından indirip serbest bırakırlarsa da, evin idarecisi ve sultanın haznedarı yapmazlar ve o, padişah hazretlerinin emini olamaz. (Hz. Mevlâna)

  • Keskin kılıç kınından sıyrılmadan asla kesmez.

  • İnsanın eline çalışmasının semeresinden başka bir şey geçmez. (Kur’an-ı Kerîm, Sure:53, Ayet: 39-40)

  • Her kim yarın ne yiyeceğini düşünerek sabaha kavuşursa, elini ondan yıka. (Sehl bin Abdullah-i Tüsterî)

  • Allah her kimden gizlenmek isterse, o kimse ondan hiç bir delil ve haber elde edemez. (Ebu al-Hüseyin Nuri)

  • Eğer dostluk, bir karşılık veya bir maksat mukabili ise, dünyada dostluktan daha çirkin bir şey yoktur. (Ebu al-Hasan Buşenci)

  • Tasavvuf; başında dolaşan sevdaları bırakmak, elinde olanı vermek, başına gelen şeylerden kaçınmamaktır. (Şeyh Ebu Said Ebu al-Hayr)

  • Zenginlerle düşüp kalkmaktan sakın; çünkü gönlün onlara bağlanır. Onların ihsanlarıyla kanaat ederek kendine Tanrı’dan başka bir besleyici tutmuş olursun. (Şakik-i Belhi)

  • Bir zengin ile beraber olursan rızk için ona bağlanma; bir cimriyi kendine kefil sanma; bir düşkünü kendine Tanrı seçme. (Cami)

  • Her kim kendi ile Allah arasında olanı halkın bilmesini isterse gafil adamdır. (Eser: el-Hikemül Atâiyye; sayfa 104. Söz sahibi: Sehl bin Abdullah-i Tüsterî)

  • Her kim yaptığı ibadetleri halkın bilmesinden hoşlanırsa o adam müraidir. (Eser: el-Hikemül Atâiyye; sayfa 104. Söz sahibi: Ebü'l-Hayr-el Aktâ)

  • İyi dost, misk satan gibidir. Hiç olmazsa güzel kokusundan istifade edilir. Kötü arkadaş da, körük çeken gibidir. Üzerine kıvılcımı sıçramasa bile dumanı gelir. (Muhyiddin-i Arabî)

  • Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacak, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin. Önüne sonsuz engeller dayayacaklardır. Kendini büyük değil; küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana büyük derlerse bunu söyleyenlere güleceksin. (Mustafa Kemal Atatürk)